C26963. Gökyüzü ve uzayla uğraşan bilim adamları kimlerdir?“Yıldız bilimci” sözcükleri bu sayfaya yönlendirilmiştir. İncil’deki Yıldız bilimciler için, Müneccim Krallar sayfasına bakınız. Astronom, astrofizikçi ya da gök bilimci, astronomi ya da astrofizik üzerine araştırmalar ve çalışmalar yapan bilim öncesi çağlardan bu yana gökyüzü, dünyanın her yerindeki kültürlerden insanların ilgisini çekmiştir. Bu kültürlerden bazıları, birbirinden bağımsız olarak, gökyüzündeki cisimlerin gözlemlenmesine kendini adamış olan katip veya rahiplere destek vermeye başlamışlardır. Gezegenlerin hareketlerinin gözlemlenmesi ve gelecekteki hareketlerinin tahmini antik astronominin başlıca uğraşı olmuştur. Batıda, astronominin antik Mezopotamya’da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Babil kayıtları üzerine yakın zamanda yapılan araştırmalar, bunların kusursuz olduğunu 1750’lerden önce, astroloji ile astronominin birbirine çok yakın kabul edildiğinin anlaşılması önemlidir. Kimi yer ve zamanlarda, bu ikisine aynı gözüyle bakılmıştır. Diğer pek çok bilim alanında çalışan kimselerden farklı olarak astronomlar, üzerinde çalıştıkları cisimlerle temas kuramaz. Bunun yerine, keşif yapmak için detaylı gözlemlere başvururlar. Genel olarak astronomlar, gözlem yapmak için teleskop ya da diğer görüntüleme ekipmanları kullanmaktadırlar. Başa dön tuşu
Uzayı inceleyen bilim dalına “astronomi” adı verilir. Astronomi, uzay bilimi demektir. Peki, uzay bilimi ne demektir? – Uzay bilimi; gezegenleri, yıldızları, gökadaları, karadelikleri, kısacası uzayla ilgili her şeyi ele alan ve inceleyen bir bilim dalıdır. Astronominin alt dalları nelerdir? – Birçok bilim gibi astronominin de alt dalları vardır. Bunlar; astrofizik, astromatematik, astrokimya, astrobiyoloji, arkeoastronomi ve astrojeolojidir. – Astronomi 3000 yılından beri var olan bir bilim dalıdır. Elbette eski zamanlarda, günümüzde sahip olduğumuz teknolojik gelişmelere sahip olmayan bilim insanları bu bilime yıldızları izleyerek başlamışlardır. Eski zamanlarda gökyüzünü yorumlamak insanların yollarını bulmalarına yardımcı oluyor ve hatta takvim oluşturmalarını sağlıyordu. – Uzay araştırmaları günümüzde, teknolojinin ilerlemesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca dünyanın hızla zarar görüyor olması da uzayda yaşanabilecek başka yerler olup olmadığı sorusunu akıllara getirince bilim insanları bu konunun çözümü için de yine uzay biliminden yararlanıyorlar. Bunun yanında, evren hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla bilim adamları astronomide gelişmek için uğraşıyorlar. – NASA bu konuda en kapsamlı ve gelişmiş araştırmaları yapan kurumdur. Amerika’ya ait olan bu kurumda uzayla ilgili A’dan Z’ye birçok araştırma ve gözlem yapılıyor. – Astronomi yaşadığımız dünya ile ilgili sorulara da cevap vermeye çalışan bir bilim dalıdır. Nereden geldiğimizi, evrende nerede olduğumuzu yanıtlamak için çalışmalar yapılıyor. İnsanoğlunun en çok merak ettiği şeylerden biri de bizler gibi ya da bize benzeyen başka ırkların da var olup olmadığı. Astronomi bilimi, diğer gezegenlerin insan ırkı için yaşanabilir olup olmadığını keşfetmeye çalışmakla birlikte; bu gezegenlerde başka ırkların var olması ihtimalini de araştırıyor. Günümüzde çok gelişmiş olan bu bilim artık uzaya insanlar ve araçlar gönderebiliyor ve hatta orada koloniler kurmak için çalışmalara olanak sağlıyor.
Üniversiteye hazırlanan adaylar için, Astronomi ve Uzay Bilimleri hakkında çeşitli kaynaklardan en yeni bilgileri derledik. Astronomi ve Uzay Bilimleri mesleğine karar vermeden önce bu bilgileri göz önünde bulundurmanın yararlı olacağını düşünüyoruze-okul Astronomi ve Uzay Bilimleri Genel Tanım Uzaydaki gökcisimlerinin nitelik ve nicelik bakımından özelliklerini, konumlarını, hareketlerini araştırıp incelemeler yapabilecek ve ileri teknolojinin bu çalışmalarda kullanımını gerçekleştirebilecek nitelikteki teknik insan gücünü yetiştirmeyi amaçlayan bir programdır. Astronomi, astronometri ve astrofizik olmak üzere iki anabilim dalına ayrılır. Astronometri, evrendeki gök cisimlerinin hareketlerini, genel özelliklerini ve konumlarını incelerken, astrofizik ise gökcisimlerini fiziksel özellikleri bakımından inceler. Faaliyet Alanları Astronomlar kısıtlı sayıdaki rasathanelerde çalışabilecekleri gibi çeşitli kurumlarda bilgisayar programcısı olarak, bilgisayar programlarının yazılımı ile ilgili görevleri yürütebilmekte, Meteoroloji Genel Müdürlüğüne bağlı gözlemevlerinde çalışabilmektedirler. İş Bulma Olanakları ve Kazanç Durumu Ülkemizde uzay teknolojisi henüz gelişmemiş olduğundan bu bölüm mezunlarının çok cazip iş bulma olanakları yoktur. Mesleğin Gelecek 10 Yıldaki Durumu Bu mesleğin iş olanakları ülkemizde uzay teknolojisinin gelişmesi ile birlikte paralellik gösterecektir. Bu Mesleği Seçenlerde Ne Gibi Nitelikler Olmalı Fen bilimleri özellikle astronomiyle ilgili ve bu alanda başarılı olması Dikkatli, sabırlı olması Araştırma, planlama ve uygulama yeteneğine sahip olması Teknolojiye karşı ilgili olması Hızlı sayısal düşünme gücü ve zihinsel yetenek sahibi olması gerekir. ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ MF–1 ÜNİVERSİTE ADI Öğretim Şekli 2009 TABAN PUAN 2009 0,8 BAŞ SIRA 2010 TAHMİNİ P. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ 263,451 192,000 398,642 ANKARA ÜNİVERSİTESİ 260,833 204,000 394,681 EGE ÜNİVERSİTESİ İZMİR 255,255 230,000 386,241 ERCİYES ÜNİVERSİTESİ KAYSERİ 242,946 292,000 367,615 ANKARA ÜNİVERSİTESİ İÖ 247,483 269,000 374,480 Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Hakkında Bilgi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Mesleği İş İmkanları, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Taban Puanları 2015 – 2011, Astronomi ve Uzay Bilimleri Çalışma Alanları ve Koşulları Şartları, Astronomi ve Uzay Bilimleri Kazanç Durumu, Astronomi ve Uzay Bilimleri Mesleği Çalışma Koşulları – Şartları, Astronomi ve Uzay Bilimleri Mesleği İş Alanları, Astronomi ve Uzay Bilimleri Mesleği Maaşları, Astronomi ve Uzay Bilimleri Mesleği Özellikleri ve Zorlukları, Astronomi ve Uzay Bilimleri Mesleğinin Geleceği, Astronomi ve Uzay Bilimleri Meslek Rehberi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Mezunları Ne İş Yapar, Astronomi ve Uzay Bilimleri Tercih Edilir mi Bu Bölüm Hakkındaki Düşüncelerinizi Aşağıdaki Yorum Aracılığıyla Hemen Paylaşabilirsiniz
Uzay, ilk çağlardan beri insanlık hiç hep gizemini korumuş; büyüklüğüyle, sırlarıyla ve düşündürdükleri ile insanın merakını ÇIKAN İLK İNSAN BİR SOVYET VATANDAŞIYDI 1957′de uzaya çıkan ilk canlı olan Laika isimli köpeğin ardından 1961 yılında Sovyetler Birliği yurttaşı Kozmonot Yuri Gagarin de uzaya çıktı. Bu zamandan sonra Amerika pek çok astronot, Rusya pek çok kozmonot ve sonrasında Çin de pek çok Taikonot'u uzaya gönderdiler. Bu arada yanlarında İsraillisinden Pakistanlısına, Hintlisinden Malezyalısına pek çok insan da uzaya gitti. Bunca insan uzaya gitti, geldi; halen uzay istasyonlarında olan ve araştırmalar yapan kişiler var. Peki merak ettiniz mi uzayda şu an kaç kişi var? ŞU AN UZAYDA KAÇ KİŞİ VAR? Bu soruya yanıt veren bir internet sitesi var. “How many people are in space right now?” Şu anda uzayda kaç kişi var? isimli web sitesi, güncel verilerle uzayda kaç kişinin olduğunu, bu kişilerin isimlerini ve kaç gündür uzayda olduklarını bizlere iletiyor. Şu an itibariyle uzayda 6 insan var. Uzaydaki insanların isimleri ve uzayda geçirdikleri gün sayısı sitenin bildirdiğine göre şöyle Oleg Kotov 133 gün, Mike Hopkins 133 gün, Sergey Ryazanskiy 133 gün, Rick Mastracchio 91 gün, Mikhail Tyurin 91 gün, Koichi Wakata 91gün. İşte her gün yenilenen verileri ile Şu anda uzayda kaç kişi var? sorusuna yanıt veren Bilim insanları bu gezegenin yüzeyinin altında Dünya’da olduğundan daha fazla tatlı su olabileceğini Uzay Ajansı ESA idaresindeki Herschel Kızılötesi Uzay Teleskobu’nun verilerini inceleyen bilim insanları, Güneş'e 419 milyon kilometre uzaklıktaki buz kaplı Ceres’in yüzeyindeki gayzerlerden düzenli olarak fışkıran suyun sebep olduğu buhar bulutlarını tespit etti. 950 kilometrelik çapıyla Ay’ın üçte birinden biraz daha küçük olan Ceres, buna rağmen Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağının en büyük objesi olarak dikkat TATLI SUDAN DAHA FAZLASI CERES'TE OLABİLİRBilim dergisi Nature’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, Ceres’teki iki bölgeden uzaya buhar bulutu çıkışı olduğunu belirleyen gökbilimciler, buzdan gayzerlerden püsküren bu bulutların, gezegende suyun varlığına dair ilk kesin kanıt olduğunu ESA bünyesinde yürütülen araştırmanın başındaki isim Michael Küppers, “İlk kez Ceres üzerinde su buharı olduğu kesinlik kazandı. Bu bize Ceres’in buzlu bir yüzeyi ve atmosferi olduğunu kanıtlıyor” dedi. Küppers ve arkadaşları, Ceres’in kayadan oluşmuş çekirdeğini saran kalın buz katmanı eritildiğinde, dünyadaki toplam tatlı su miktarından daha fazlasının elde edilebileceğini dile su buharına Güneş ışınlarının erittiği buz tabakalarının sebep olduğu, yüzeyin altında akışkan su bulunduğu ve bu suyun zaman zaman uzaya püskürdüğü KEŞFEDİLMİŞTİCeres ilk olarak 1 Ocak 1801’de İtalyan gökbilimci Giuseppe Piazzi tarafından keşfedilmişti. Piazzi gördüğü cismi önce kuyruklu yıldız sanmış, daha sonra yaklaşık 4 yıllık bir dönüş periyodu olan dev bir asteroit olduğu anlaşılmıştı. Asteroitler arasında ilk keşfedilen olduğu için 1 numara’ ile adlandırıldı. Aynı zamanda 50 yıl boyunca da olarak sonucunda şeklinin düşük yerçekimine sahip diğer asteroidler gibi düzensiz değil de küresel olduğu ortaya çıktı. Yüzeyinin su buzu ve karbonat, kil gibi çeşitli hidratlı minerallerden oluştuğu tahmin ediliyor. Yüzeyinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanus olma ihtimali bulunan Ceres’in yüzey sıcaklığının yaklaşık eksi 38 derece olduğu gezegenin yüzeyini inceleyip haritalandıracak olan NASA aracı Dawn’ın 2015 yılının Mart ya da Nisan aylarında Ceres’e ulaşması bekleniyor. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin NASA ölü yıldızlar ve karadelikleri bulmak için geliştirdiği Nükleer Spektroskopik Teleskop Dizisi'ni NuSTAR kullanan bilim adamları, ilginç bir görüntü elde etti. Yüksek enerjiye sahip X ışınlarını yakalayan NuSTAR ile bir yıldızın patlaması sırasında elde edilen görüntüde, patlama sırasında çıkan devasa gaz ve toz bulutu, tıpkı bir ele benziyor. Pasadena'daki California Teknoloji Enstitüsü'nden Fiona J-Harrison, "NuSTAR'ın sunduğu benzersiz olanaklar, uzayı yepyeni bir açıdan görmemizi sağlıyor" dedi. Uzay cismi, aslında uzayın derinliklerindeki bir yıldızın patlamasından sonra çevresine yaydığı gaz ve toz bulutundan oluşuyor. PSR B1509-58 ya da B1509 adı verilen patlayan yıldız, saniyede 7 kez olmak üzere büyük bir hızla çevresinde dönmeye başlıyor. Yıldız, dönüşü sırasında çevresine minik parçacıklar fırlatıyor. Yıldızın çevresindeki manyetik alanlarla etkileşime geçen parçacıklar ise X ışınında parlayarak teleskop tarafından görüntüleniyor. Yıldızın patlaması, daha önce NASA'nın Chandra X-Işını Gözlemevi tarafından kaydedilmişti. ABD'deki Arizona Üniversitesi'nden bilim adamlarının liderliğinde çalışan uluslararası ekibin yaptığı araştırma, Güneş Sistemi dışında yer alan dev bir gezegenin varlığını ortaya çıkardı. "HD 106906 b" adı verilen gezegen, Dünya'ya 299 ışık yılı mesafedeki Crux Takımyıldızı'nda yer alan HD 106906 yıldızının etrafında dönüyor. Kütlesi, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegen olan Jüpiter'in 11 katı büyüklüğündeki HD 106906 b, dev yapısı ve bağlı bulunduğu yıldızla arasındaki çok büyük mesafe nedeniyle bilim dünyasında şaşkınlık yarattı. Arizona Üniversitesi'nin internet sitesinde yayımlanan yazıda, gezegenin bağlı bulunduğu yıldızla arasındaki mesafenin, Dünya'nın Güneş'e ortalama uzaklığının 650 katı olmasının gezegen oluşumlarına ilişkin teorileri alt üst ettiği ÖTESİ IŞIK SAÇIYOR Bundan 4,5 milyar yıl önce oluşan Dünya ile kıyaslandığında 13 milyon yıl önce oluşmuş genç bir gezegen olan HD 106906 b, oluşum aşamasındaki ısısının bir kısmını hala muhafaza ediyor. Bu nedenle 1500 santigrat derecelik bir yüzey sıcaklığına sahip olan gezegen, etrafına gözle görülemeyen kızıl ötesi ışık saçıyor. Gezegenin varlığını Şili'deki Atacama Çölü'nde bulunan Magellan Teleskobu üzerine yerleştirilen termal kızıl ötesi kameralar yardımıyla keşfeden bilim ekibi, gezegenin bağlı bulunduğu yıldızla birlikte hareket ettiğini ise Hubble Uzay Teleskobu'nun 8 yıl önce, başka bir araştırma programı için elde ettiği verileri inceleyerek teyit etti. Megallan Teleskobu üzerindeki "Folded-port InfraRed Echelette FIRE" spektrografı sayesinde keşfettikleri gök cisminin doğası ve yapısı hakkında detaylı bilgiye ulaşan araştırmacılar, böylece HD 106906 b'nin bir yıldızın yörüngesinde dönen bir gezegen olduğunu bilimsel olarak ortaya koydu. TEORİLER ALT ÜST OLDU Bilim dünyasında kabul gören teorilerden birine göre, Dünya gibi, bağlı bulunduğu yıldızın yakınında yer alan yıldızlar, oluşum halindeki bir yıldızın çevresindeki, başlangıç diski olarak adlandırılan, disk biçimindeki toz ve gaz bulutu içinde oluşan küçük asteroit benzeri yapıların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Ancak bu teori, çok ağır işleyen bir süreç gerektirmesi nedeniyle, HD 106906 b gibi çok genç, bağlı bulunduğu yıldızdan çok uzakta ve dev yapıdaki bir gezegenin nasıl oluştuğunu açıklamaya yetmiyor. Diğer teori ise dev gezegenlerin, başlangıç diskini oluşturan materyalin direkt olarak çökmesi durumunda hızla oluşabileceğini öngörüyor. Ancak başlangıç disklerinin dış alanındaki kütlelerinin HD 106906 b gibi bir gezegeni oluşturacak bir büyüklüğe erişmesinin çok zor olması nedeniyle bu da söz konusu dev kütleli gezegenin oluşumunu açıklamak için yeterli görülmüyor. Bilim ekibinin başı Arizona Üniversitesi Astronomi Bölümü yüksek lisans öğrencisi Vanessa Bailey, yaptıkları keşfin, gezegen ve yıldız oluşumlarına ilişkin bilinen hiçbir modelin gözlemlenen bu sistemi açıklayamaması nedeniyle özel bir önem taşıdığının altını çizdi. 5. HABER ANTARKTİKA’da bulunan IceCube Teleskop Laboratuarı’nda çalışan bilim insanları uzaydan gelen 28 atom altı parçacığı keşfetti. Atomu oluşturan madde anlamına gelen atom altı parçacıkları 1 kilometre küplük buzun içinde bulundu. Araştırmacılar bu parçacıkların Güneş Sistemi’nin içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi’nin dışından geldiğini açıkladı. Evrenin oluşumuna ilişkin önemli bilgiler sağlayacak olan parçacıklara ilişkin keşfi açıklayan bilim insanları buluşun kara delikler, titreyen yıldızlar ve atomaltı parçacıklar yayan gökcisimlerinin gizemlerinin çözülmesine yardımcı olacağını belirtti. Diğer bir adı nötrino’olan parçacıklarla ilgili konuşan IceCube Teleskop Laboratuarı çalışanlarından Francis Halzen, “Bunlar Güneş Sistemi’nin dışından gelen ilk yüksek enerjili nötrinolar”dedi. GİZEMLER ÇÖZÜLECEKHalzen, yıldızlar arası atom altı parçacıklarına, Dünya üzerinde daha önce sadece bir kez, 1987 yılında rastlandığını hatırlattı. Ancak o parçacıkların Güneş Sistemi’nin dışından gelmediği düşünülüyor. Halzen ayrıca yeni bulunan parçacıkların 1987 yılındakilere göre 1 milyon kez daha fazla enerjiye sahip olduğunu söyledi. Araştırmada görev alan bir diğer bilim insanı Naoko Kurahashi-Neilson, “Çalışmamız, dünyadaki en önemli parçacık fiziği projesi. Gelecek 10 yıl içerisinde toplayacağımız veriler, enerjinin kaynağını ortaya çıkarmamızı sağlayacak” diye konuştu. Araştırma saygın bilim dergisi Science’da yayımlandı. 6. HABER Şili’de kafası vücuduna göre oldukça büyük olan bir iskelet, bilim adamlarını hayrete düşürdü. “Ata” adı verilen esrarengiz iskelet kimi kesimler tarafından uzaylı olarak adlandırılsa da bilim adamları bu iskeletin mumyalanmış insan iskeleti olduğunu düşündüklerini ifade ediyorlar. Bilim adamlarını hayrete düşüren iskelet Konuyla ilgili açıklama yapan Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Kök Hücre Biyolojisi Bölümü Yöneticisi Gary Nolan ise, “Bu iskeletin kesinlikle maymun olmadığını söyleyebilirim. Bu bir insan. 6 yada 8 yaşına kadar yaşamış olmalı” dedi. 2003 yılında da Oscar Munoz isimli bir kişi, yerel gazetelere yaptığı açıklamada, benzer bir iskelet bulduğunu belirtmişti. İnsana benzemeyen iskeletin oldukça karardığını da ifade eden Munoz, iskelette ayrıca 9 kaburga kemiği olduğunu söylemişti. İHA 7. HABER Çin'de sosyal paylaşım siteleri bu ilginç haberler çalkalanıyor. Çin'de yaşayan Li adlı adam internette paylaştığı fotoğraflarla binlerce kullanıcının dikkatini çekti. Daily Mail'in haberine göre Shangdong Eyaleti'ndeki Yellow River'ın yakınlarına bir UFO'nun düştüğünü iddia adam, içinden çıkan uzaylıyı dondurucusunda muhafaza ettiğini söyledi. Ancak bu komplo teorisi kısa sürede eyalet polisi tarafından yalanlandı. Konuyla ilgili bir bildiri yayınlayan polis, meraklıları uzaylı figürünün yüksek kaliteli bir kauçuktan oluştuğu şeklinde uyardı. Açıklamadan tatmin olmayan bazı Çinli bloggerlar ise Shangdong uzaylısıyla irtibata geçebilmenin yolunu arıyor.
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir. Benim Bildiğim Tek Bir Tane Var, O da NASA. Nasa Hakkında; NASA 'National Aeronautics and Space Administration Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi Kısaltma NASA Motto For the Benefit of All/ Herkesin İyiliği İçin[1] Kuruluş tarihi 29 Haziran 1958 Ülke Amerika Birleşik Devletleri Merkezi Washington, Çalışan sayısı 17,900 Yıllık bütçesi 17,3 milyar $ [2] Şef Yönetici Charles Frank Bolden, Jr. Web sitesi NASA, National Aeronautics and Space AdministrationUlusal Havacılık ve Uzay Dairesi. ABD 'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu olan kurum, 29 Haziran 1958 yılında kurulmuştur. Daire, 1 Ekim 1958 tarihinden itibaren faaliyet göstermeye adım atmıştır.[3] NASA, Ay'a dönük Apollo uçuşlarında, Skylab uzay istasyonu ve daha sonra uzay mekiği gibi çalışmalarla her zaman ABD'nin uzay çalışmalarına yön vermiştir. Günümüzde NASA, Uluslararası Uzay İstasyonununu desteklemekte ve yeni Ares I ve Ares V iniş araçlarını programı çalışmalarının yanı sıra uzun vadeli sivil ve askeri roket çalışmaları da NASA'nın çalışma alanlarının arasındadır. NASA'nın öncüsü olan NACA'nın kuruluş yılı 1915dir. NACA National Advisory Committee for Aeronautics/ Havacılık Alanında Ulusal Danışma Komitesi uçaklar üzerinde çalışmaktaydı. Uçak kanatları ve çeşitli cisimlerin hava ile etkileşimlerini araştıran kurum, zamanla birçok rüzgar tüneli inşa etmiş ve ABD'nin bütün savaş uçaklarının tasarımlarını yönlendiren bir birim haline gelmiştir. 4 Ekim 1957'de Sovyet Uzay Programı çerçevesinde uzaya ulaşmayı başaran ilk insan yapımı uydu Sputnik 1 başarısı, ABD'nin bu konuda kendi uzay başarıları elde etme çabalarının tohumlarını oluşturur. Sonrasındaysa II. Dünya Savaşı'nın ardından NACA'ya katılan Alman aerodinami uzmanları kuruma büyük katkılar sağlar. Özellikle jet motorları ve süpersonik uçakların tasarımında ilerleme kaydedilir. 29 Haziran 1958'de o zamanın ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, kurumun adını NASA olarak değiştirir. 1 Ekim 1958'de NASA, 4 labaratuvar ve çalışanı ile 46 yıllık geçmişe sahip bir kurumun NACA ve liderliğini Wernher von Braun'un yaptığı Alman roket programının önemi tartışmasız katkılarıyla, köklü bir kurum haline gelir. Wernher von Braun halen Amerikan Uzay Programının babası olarak nitelendirilir. Askeri Balistik Füze Ajansı Army Ballistic Missile Agency ve Donanma Araştırma Labaratuvarı da yine NASA'ya dahil edilen birimler arasındadır. Cape Canaveral diye bilinen dev uzay üssünde fırlatma rampaları, uzay kontrol merkezleri, telekomünikasyon sistemleri gibi sayısız tesis yer almaktadır. NASA'nın şimdiye kadar yaptığı uzay çalışmaları, büyük oranda başarıyla sonuçlanmış fakat ABD'ye milyarlarca dolara mal olmuştur. Özellikle Ay'ın fethiyle sonuçlanan Apollo programı, Skylab, uzay mekiği programları çok büyük harcamaları gerektirmiştir. Ancak 21. yüzyıla doğru gerçekleştirilmesi beklenen büyük uzay istasyonları, Ay istasyonu ve Mars seferi programları yanında, önceki harcamaların çok küçük kalacağı hesaplanmaktadır.
uzayla ilgili araştırma yapan bilim adamları